Cumartesi, Ekim 27, 2007

29 Ekim Cumhuriyet Korteji'nde Buluşuyoruz!

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Korteji'nde tüm motorcular olarak yerimizi alıyoruz.

29 Ekim 2006 Cumhuriyet Korteji

İstanbul Riders ve Beşiktaş Belediyesi iş birliği ile İstanbul Beşiktaş'ta geleneksel olarak her yıl tekrarlanan korteje, yine motosikletlerimizi Türk bayrakları ile donatarak katılıyoruz.

29 Ekim 2006 Cumhuriyet Korteji

Gelin, içinde bulunduğumuz bu hassas günlerde, Türk bayraklarıyla süslediğimiz motosikletlerimiz ile hangi değerlere ne kadar sahip çıktığımızı çok yoğun bir katılımla dosta düşmana bu özel 29 Ekim Cumhuriyet bayramında gösterelim.

29 Ekim Kortej Programı

Toplanma yeri: Ortaköy Dereboyu caddesi üzerinde Hacı Mahmut Camii Meydanı

Fener alayı ve motosiklet kortejimiz 19:00'da Beşiktaş Barbaros Meydanına, şenlikler ve diğer programlar için devam edecektir.

Buluşma noktasında Türk bayrakları verilecektir.

Toplanma saati en geç: 18:00
Kortej Hareket saati: 19:00

İstanbul Riders'ın Beşiktaş Belediyesi ile birlikte organize ettiği kortej tüm motosiklet gruplarının katılımına açık olacaktır. Her grup kendi flama, bayrak ya da pankartını taşıyabilir (siyasi propaganda içermemek koşulu ile).

Üyesi ve mensubu bulunduğunuz tüm gruplara da şimdiden duyurusunu yapabilirsiniz.

Bilgi için: http://www.istanbulriders.com

29 Ekim Cumhuriyet Korteji'nde buluşmak üzere...

29 Ekim 2006 Cumhuriyet Korteji

29 Ekim 2006 Cumhuriyet Korteji

Perşembe, Ağustos 09, 2007

Motosiklet Kazalarını Protesto Ediyoruz!

Alkollü Sürücüden Motosiklet Cinayeti - Haberin devamı için tıklayın.

Son günlerde meydana gelen motosiklet kazalarını protesto etmek için tüm motorcular 11 Ağustos Cumartesi günü saat 11:00'da Kadıköy İskele Meydanı'nda bir araya geliyor. EMOK - Enduro Motosiklet Spor Kulübü Derneği tarafından organize edilen bu etkinlik için EMOK'un yaptığı açıklamayı aynen aktarıyorum:

11.08.2007 saat 11:00'da Kadıköy İskele Meydanı'ndayız!

Son zamanlarda sıkça yaşanan motosiklet kazalarına ve bu kazalar sonucu ortaya çıkan ciddi yaralanma ve ölümlere kamuoyunun dikkatini çekmek, yol kaplamaları ile yol kenarlarındaki bariyerlerin riskleri, meydana gelen kazalar ve kaza sonrası etkileri üzerine kamuoyunu bilgilendirmek ve bu nedenle yakın zamanda kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anmak için saat 11.00'da Kadıköy İskele Meydanında buluşuyoruz.

Etkinlik için saat 11.00'da Kadıköy İskele Meydanında buluşularak motosikletler park edilecek, hazırlıklar yapılacak, basın ve kamuoyu duyurusunun okunması ve basın bilgilendirilmesi ile son bulacaktır.

Etkinlik Amacı:

Son zamanlarda sıkça yaşanan motosiklet kazalarına ve bu kazalar sonucu ortaya çıkan ciddi yaralanma ve ölümlere kamuoyunun dikkatini çekmek, yol kaplamaları ile yol kenarlarındaki bariyerlerin riskleri, meydana gelen kazalar ve kaza sonrası etkileri üzerine kamuoyunu bilgilendirmek ve bu nedenle yakın zamanda kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anmaktır.

Etkinlik Kuralları:

* Etkinlik için EMOK tarafından gerekli izin alınmıştır ve kanunun öngördüğü çerçevede gerçekleşecektir.

* Etkinlik alanına ulaşım için, buluşma yerleri tesbit edilmemiş ve toplu sürüş planlanmamıştır. Katılımcılar, bireysel olarak gelebilecekleri gibi, kendi aralarında gurup oluşturup topluca alana gelebilirler. Bu esnada trafiği tehlikeye düşürmemeye azami dikkat ediniz.

* Etkinliğe her gurup, kendi flamaları ile katılabilir. Yakın zamanda kaybettiğimiz arkadaşlarımızın resim ve posterlerini taşıyabilir.

* Etkinlik esnasında, görevlilerin uyarılarına mutlaka uyunuz. Sizin için hazırlanmış Motoparka motorunuzu, bir düzen içinde park ediniz.Bu konuda görevliler size yardımcı olacaktır.

* Görevliler, güvenlik tedbirleri alacak olsa da, kötü niyetli kişilere karşı dikkatli olunuz.

* Etkinlik esnasında, bize yakışmayan davranışlardan kaçınınız. Aykırı hareket eden arkadaşlarımız uyarılacak, israrı sonucunda da resmi güvenlik görevlilerce kanuni işlem yapılacaktır.

* Etkinlik sonrasında toplu sürüş için izin alınmamış olup, düzen ve sükünet içinde dağılınacaktır.

Etkinlikte görevi yapmak isteyen arkadaşlarımızın yardımına ihtiyaç olacaktır. Görev almak isteyen arkadaşlarımız 0 533 3333665 numaralı telefonla irtibat kurmaları rica olunur.

Unutmayalım; bu etkinliğin başarıya ulaşması, hepimizin yapacağı katkı ile olacaktır.

EMOK Enduro Motosiklet Spor Kulubü Derneği
Etkinlik Koordinatörü
UĞUR BECERİKLİLER
0-533-3333665


EMOK, bu etkinlik kapsamında yayınladığı basın açıklamasında, son zamanlarda meydana gelen motosiklet kazalarına değinerek yetkililere çağrıda bulunuyor:

Ömer UzmaÜç hafta önce bugün, yüzlerce hastasını kurtarmış iyi bir doktor, iyi bir eş, baba, dost, değerli bir insan ve bilinçli bir motosiklet binicisi olan sevgili Dr. Ömer Uzma’yı, dikkatsiz ve sorumsuz bir sürücü ile karayolları yol bariyerleri aramızdan aldı. Kayıp büyüktür ve herkesin kaybıdır.

Dr. Ömer Uzma’yı, aniden şerit değiştiren ticari bir araç motosikletinden düşürmüştü. Sürüklenen Uzma, onu koruması gereken yol bariyerlerinin açıkta kalan keskin ayaklarına çarparak can vermişti.

Geçtiğimiz hafta TEM Ümraniye bağlantısı üzerinde yağmursuz havada yola taşan yağmur suları (!) nedeni ile ıslanan asfalt üzerinde motosikleti kayan Ramazan Maden yine bariyer demirlerine çarparak hayatını kaybetti. Bu, kısa süre içinde bariyer demirlerinin neden olduğu ikinci can kaybıydı.

Bu hafta içinde İzmir’de sorumsuz bir sürücünün arkadan çarptığı motosiklette bulunan Yaşar Mete Oymaklı ve İrem Uygur isimli iki genci daha kaybettik.

Benzerlerine sıklıkla şahit olduğumuz bu tür kazalar hakkında yetkililere ve kamuoyuna seslenmek istiyoruz.

1- Koruyucu kaportası bulunmayan motosikletlerin binicileri olası kazalarda büyük hasar alabilmekteler. Motosikletler her gün, Dr. Uzma, Ramazan Maden ve Yaşar Mete Oymaklı gibi değerli insanları taşıyorlar. Diğer araç sürücülerinden bizleri yollarda kollamaları ve korumaları ricasında bulunuyoruz.

2- Resmi yetkililerden, trafikle ilgili kanun, mevzuat ve standartları düzenlerken motosikletleri de mutlaka göz önüne almalarını talep ediyoruz. AB ülkelerinde motosiklete sağlanan geçiş üstünlüğü, otomobile uyumlu sürat sınırlaması gibi can güvenliğini sağlamaya yönelik düzenlemelerin bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz.

3- Dr. Uzma ve Ramazan Maden ’in kazaları, önemli bir soruna daha dikkat çekmelidir: Yol Bariyerleri Tuzağı! Yollardaki araçları ve içindekileri koruması beklenen karayolları yol bariyerleri, şimdiki yapısıyla motosikletlerin korkulu rüyasıdır. Bariyerlerin açıkta kalan sivri kenarlı metal direkleri yerde sürüklenerek ona çarpan bir motorcuya bıçak etkisi yapmakta, koruyucu kaskı bile kesebilmektedir. Bu büyük tehdide karşı ne gibi önlemlerin alınabileceği bellidir. Enduro Motosiklet Kulübü (EMOK) olarak karayolları ve yetkili merciler nezdinde gerekli bilgilendirme, başvuru ve takip sorumluluklarımızı yerine getireceğiz.

Kamuoyuna ve yetkililere saygı ile duyurulur.

Pazartesi, Ağustos 06, 2007

Kenan Sofuoğlu İngiltere'de Tarih Yazdı!

Dünya Süpersport Şampiyonası'nın İngiltere yarışını 2. bitiren Türk pilot Kenan Sofuoğlu, sezonun bitmesine 3 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti.

Kenan Sofuoglu


Türk motorsporları tarihinde bir ilke imza atıldı.

Dünya Süpersport Motosiklet Şampiyonası'nda mücadele eden Kenan Sofuoğlu, dünya şampiyonluğuna ulaşarak motorsporları tarihinde bunu başaran ilk Türk unvanını elde etti.

İngiltere'nin Brands Hatch Pisti'nde yapılan sezonun 10. yarışını 2. bitiren Kenan Sofuoğlu, şampiyonanın bitmesine 3 yarış kala zaferini ilan etti.

İngiltere'den aldığı 20 puanla 206 puana yükselen Kenan Sofuoğlu, en yakın rakibi Fransız Fabien Foret'nin 80 puan önünde şampiyonluğu garantiledi.

Hannspree Ten Kate Honda takımı adına yarışan ve geçen sezon klasmanda 3. olan Türk pilot, geride kalan 10 yarışın, altısını 1., ikisini 2., birini 3. bitirirken sadece İngiltere'nin Silverstone Pisti'nde yapılan yarışta kaza geçirdiği için podyuma çıkamadı.

Sezon, 9 Eylül'de Almanya, 30 Eylül'de İtalya ve 7 Ekim'de Fransa yapılacak yarışlardan sonra sona erecek.

Kaynak: http://www.ntvspor.net

İşte Kenan Sofuoğlu'nun Şampiyonluk Yolundaki Hikayesi

Motorunun numarası 54'ün simgelediği kent Sakarya'da, babası İrfan ustanın motosiklet tamir ve satış dükkanında motor sesine aşık olan 24 yaşındaki Kenan Sofuoğlu, yeteneği ile çocuk yaşta birçok başarıya imza attı.

Kardeşi Sinan'ın ardından pistlere çıkan Kenan Sofuoğlu, ismini ilk kez 1998'de duyurdu. İlk Türkiye Şampiyonluğu'na 14 yaşında ulaşan Sofuoğlu, Şubat 2001'deki ekonomik krizde sponsoru Honda'yı kaybetti.

Hayallerine kavuşmak için çırpınan Sofuoğlu'nun yardımına ailesi koştu. Baba İrfan Sofuoğlu, oğlunu Avrupa pistlerinde görmek için dükkanındaki tüm motosikletleri satarak, 50 bin avro topladı.

Almanya'da yaşayan bir akrabası sayesinde katıldığı Yamaha R6 Shell Cup'ta şampiyon olan Kenan Sofuoğlu, Yamaha takımı menajerlerinin dikkatini çekti. 2003'te Yamaha'nın seçmelerini kazanan dört motosikletçiden biri olarak katıldığı 600 cc Supersport kategorisinde de sezonu ikincilikle kapayan Sofuoğlu, Yamaha'nın güvenini kazandı.

Avrupa 1000 cc Super Stock kategorisinde üçüncü olarak kürsüye çıkan Sofuoğlu, bu başarıyı kazanan tarihteki ilk Türk sporcu unvanını aldı.

2005'te FIM Dünya Kupası'nda sezona şampiyonluk parolasıyla başlayan Sofuoğlu, Yamaha R1 ile 8 yarışta 7 kez podyuma çıktı. 2005 yılında Fransa'nın Magny Cours pistindeki son yarışa Belçikalı rakibi Van Keymeulen'in bir puan gerisinde başlayan Kenan, bitime 50 metre kala geçilerek, belki şampiyonluktan oldu ama ikincilik podyumuna çıkarak 22 yaşında yeni bir uluslararası zafere imza attı.

1996 yılından bu yana motosiklet yarışlarında Türkiye ve yurt dışında birçok şampiyonluklar elde eden Sofuoğlu, motosiklet yarışlarında yurt dışında 50, Türkiye'de ise 650'yi aşkın kupa kazandı.

Türk lisansıyla Hollanda adına yarışlarda ter döken Kenan Sofuoğlu'na takım arkadaşları hiç destek vermedi. Fransız takım arkadaşı, sadece kendi şehrinin numarası olan 16'yı kullandığı için hem devletten hem de sponsorlarından destek görürken, Kenan Sofuoğulu Türkiye'de bir Türk sponsor bulamadı.

Dünyada milyonlarca kişinin ekran başında naklen izlediği İngiltere'nin Brands Hatch pistindeki yarıştan sonra şampiyonluğunu ilan ederek, podyuma çıkan Sofuoğlu, yaptığı İngilizce açıklamada, yaşadığı mutluluğu dile getirdi.Sofuoğlu, bundan sonra motor sporlarının Türkiye'de daha çok gelişeceğini vurguladı.

Kaynak: http://www.sabah.com.tr

Salı, Haziran 12, 2007

Burgman 400 K7 Debriyaj Sorunu Çözüldü

Daha önceki yazıda sözünü etmiş olduğum debriyaj sorunu, parça beklemekten ötürü yaşamış olduğum sıkıntıya rağmen, Göztepe Korlas servisinde garanti kapsamında değiştirilerek çözülmüştür.

Bu süreç içerisinde başta Kızıltoprak Korlas'tan sevgili Hüseyin Önder olmak üzere, Suzuki Türkiye'den Ali Erokan Karakoç, Okan Gürol ve Göztepe Korlas'tan Selahattin ustaya ilgi ve desteklerinden ötürü teşekkür etmek istiyorum.

Parça bekleme sürecinde Suzuki Türkiye Servisler Müdürü Sayın Ali Karakoç ile yapmış olduğum telefon görüşmesinde, bana yaşanan bu gecikmenin çok istinai bir durum olduğunu, parçaların yeni ve modifikasyonlu parçalar olduğundan, TSE işlemlerinin uzadığı, bu nedenle planlanan sürede gümrükten çekilemediğini belirtmiş ve son derece samimi bir şekilde üzüntülerini ifade etmiştir.

Sonuç olarak sorun çözülmüştür. İlgilenen, merak eden, endişe duyan ya da duymayan herkese duyurulur :)

Cumartesi, Mayıs 19, 2007

Suzuki Burgman AN 400 K7 İlk İzlenimler, İlk Problemler

Bir önceki yazıdan da anlaşılabileceği gibi 30 Nisan 2007 tarihi itibarı ile 2007 model bir Burgman 400 sahibiyim. Daha bir ayını bile doldurmadı motor. Rodajı henüz tamamlanmadı. Şu anda 700 Km civarında. Haliyle çevremdeki pek çok kişi büyük bir merakla, motorun nasıl gittiği, performansının nasıl olduğu, kısaca motordan memnun olup olmadığım ile ilgili sorular soruyor. Yakın zamana kadar bu tip soruların tamamına oldukça pozitif yanıtlar veriyordum. Gerçekten de motorun performansı, ivmelenmesi bir maxi scooterdan beklediğimin oldukça ötesindeydi. Burgman'ın daha önceki modellerine sahip arkadaşlarımın yorumlarına göre 2007 model Burgman oldukça farklıydı. Tasarım ve donanım farkları zaten açıkça gözle görülebiliyor. Örneğin ön tekerlek ebadı 14 inch'e yükseltilmiş, gösterge paneline yol bilgisayarı eklenmiş, kasa neredeyse tamamen değişmiş ve daha spor, daha agresif bir görünüm kazanmış. Bunların dışında motorun performansını da etkileyen en önemli değişiklik motor hacminde gerçekleştirilmiş. Daha önceden 385 cc olan motor hacmi 2007 modellerde tam 400 cc'ye yükseltilmiş ve bu nedenle önceki modellerine oranla performansında da ciddi bir artış gerçekleştirilmiş. Kısaca özetlemek gerekirse, gerek tasarım, gerek performans, gerekse de konfor bakımından yeni Burgman'ın beklentilerimi fazlasıyla karşıladığını rahatlıkla söyleyebilirim.

İlk Problemler

Ancak yazının başında da belirttiğim gibi motorla ilgili ilk izlenimlerimi yakın zamana kadar son derece pozitif bir şekilde ifade ediyordum. Ta ki, ilk problemler kendini göstermeye başlayıncaya kadar.

Motoru kullanmaya başladıktan bir süre sonra ara sıra kalkışlarda motordan bir ötme sesi gelmeye başladığını farkettim. Her zaman olmuyordu ve çok fazla rahatsız edici de değildi. O nedenle çok üzerinde durmadım. Ancak daha sonra ve özellikle geçen hafta sonu bu ses giderek şiddetlenmeye başladı. Kalkışlarda kavrama sorunu, aşırı titreme ve sarsıntı, ötme sesleri artık iyice sinir bozucu bir hale gelmeye başlamıştı. Bununla birlikte sorunun garanti kapsamında çözüleceğinden emin olduğum için, içim yine de bir nebze olsun rahattı.

Geçen hafta Pazartesi günü, önce motoru satın aldığım ve bana her konuda yardımcı olan Kızıltoprak Korlas'tan Hüseyin Önder'e bildirdim durumu. O da Göztepe Korlas'ı arayacağını söyledi ve motoru oradaki servise götürüp durumu anlatmamı tavsiye etti. Doğruca Göztepe servise gittim ve durumu anlattım. Daha sonra yedek parça bölümüne gidip değişim için yeni debriyaj takımının ellerinde olup olmadığını sordum. Ellerinde olmadığını ancak gerekli belgeleri doldurduktan sonra garanti kapsamında değişim yapılması ve parça siparişi için başvuru yapılması gerektiğini söyledi. Bu arada gerekli belgeler dolduruldu ve debriyaj takımının garanti kapsamında değişimi ve Suzuki'ye parça siparişi için başvuru maili gönderildi. Buraya kadar hiçbir itirazla ya da sorunla karşılaşmadım. Parçanın ne zaman geleceğini sorduğumda, ellerinde varsa hemen gönderecekleri ve parça geldiğinde beni arayacakları belirtildi. Hafta içerisinde birkaç kez aradım ve parçanın halen gelmediğini ve bu konuda malesef yapacakları birşey olmadığını belirttiler. Çünkü Suzuki'nin de elinde yokmuş.

İşte o saatten sonra beynimin hararet ibresi yavaş yavaş kırmızıya yaklaşmaya başladı. Dünyanın parasını verip sıfır motor almıştım ve yollarda sanki 80,000 Km'de motorla dolaşır gibi hissediyordum kendimi. Sarsıntı, ses, kavrama sorunu giderek sinirimi daha çok bozmaya ve beni motordan soğutmaya başlamıştı.

Dün Suzuki Türkiye satış sonrası servis bölümünü aradım. Okan Bey ile görüştüm. O da Japonya'dan parça beklediklerini ve parçanın gelmesinin 10 günü bulabileceğini belirtti. Durumu anlattım, motordan soğuduğumu, artık kullanmak bile istemediğimi söyledim. Madem böyle bilinen bir sorun vardı, neden bu parçalar her an hazırda bekletilmiyordu. Japonya'da motorlar yeterince test edilmeden mi çıkıyordu fabrikadan. Madem bir üretim hatası vardı, neden halen ithal ediliyordu bu motorlar? Bunun gibi kafamdaki bir sürü soruyu sordum kendisine. Yaptığı açıklamalar şunlardı:

Motorların fabrika çıkışlarında üretim hatası gibi bir durum söz konusu değildi. Sorunlar tamamen ülkelere ve kullanım koşullarına göre ortaya çıkıyordu. Yani aynı motor mesela Japonya'da ya da İngiltere'de hiç bir sorun çıkarmazken, Türkiye'deki trafik durumu, kullanım şartları, coğrafi özellikler vb. durumlardan dolayı sorun yaşanmasına neden olabiliyordu. Ellerindeki test motorunun aynı debriyaj sorununu 5,000 Km'den sonra çıkardığını ve sorunu çok iyi bildiklerini belirtti.

Peki bu Burgman 400 K7'lerdeki debriyaj sorununa karşı alınan önlem neydi?

Türkiye'deki 2007 model Burgman'larda yaşanan debriyaj sorunu Japonya'ya bildirilmiş ve Japonlar da konuyu derinlemesine incelemişler. İnceleme sonucunda balatanın ve debriyaj takımının modifiye edilmesine karar verilmiş ve özetle daha dayanıklı bir debriyaj takımı üretilmeye başlanmış. Dolayısı ile Türkiye'ye gelen Burgman'ların bir kısmında zaten bu modifiyeli takım doğrudan üretim aşamasında takılıyormuş. Ancak daha önceden takılmamış olanlar da, sorun ortaya çıktığında garanti kapsamında hemen değiştiriliyormuş. Okan Bey, şu anda yaşadığım sorundan dolayı motorun herhangi bir başka parçasının zarar görmediğini, sadece balatanın değil, çanak da dahil olmak üzere tüm debriyaj takımının komple değiştirileceğini, bu nedenle endişelenecek bir durum olmadığını belirterek beni biraz olsun rahatlatmaya çalıştı.

Sonuç olarak ne kadar rahatladım bilemiyorum. Evet, gerek üretici, gerek ithalatçı, gerekse de dağıtıcı firmalar ürünlerinin arkasında duruyor ve sorunu çözmeye yönelik yapıcı adımlar atıyorlar. Ancak ben büyük bir heyecanla satın aldığım motorumu şu anda aynı heyecanla kullanamıyorum. Hatta kullanmak istemiyorum. Eğer sorun hemen çözülebilseydi belki bu kadar keyfim kaçmayacaktı. Ama malesef çözülemedi ve keyfim fena halde kaçmış durumda.

Çinliler ve Japonlar

Bundan önceki motorum bir Çinli'ydi. Asya Motor AS125T. Şimdi buradan birçok motosiklet sitelerinde, forumlarda Çinli'ler hakkında atıp tutan, Japonlar'ı yere göğe sığdıramayanlara bir çift sözüm olacak. Eğer yaşadığım bu sorunlar bir Çin malı motosikletin başına gelmiş olsaydı, Japon'cular bıyık altından gülerek, Çinli'lerle ilgili "haklı" önyargılarının ne kadar da yerinde olduğundan dem vuracaklardı. Oysa ben Çinli motorumu yaklaşık 2 sene kullandım ve hiçbir ciddi sorun da yaşamadım. Yaşadığım servis deneyimlerime dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, eğer bu tür bir sorun ile karşılaşmış olsaydım bile, gerek ithalatçı firma gerekse de servisleri bu sorunu aynı yapıcı yaklaşımla çözme yoluna gideceklerdi. Belki de sorunu çok daha hızlı bir şekilde çözeceklerdi. Çünkü Çinli'lerle ilgili bir yedek parça sıkıntısı yaşandığını hiç duymadım.

Niyetim ne Çinli'leri övmek ne de Japonlar'ı yermek. Tabii ki ortada tartışılamayacak kadar güçlü bazı gerçekler var. Japonlar'ın ve Çinli'lerin üretim kalitesini karşılaştırmak bile yersiz. Fiyatlar zaten ortada. Bir Çinli fiyatına Japon kalitesine sahip olmak tabii ki imkansız. Burada karşılaştırılabilecek ve tartışılabilecek tek konu olsa olsa fiyat/kalite/performans oranlarıdır; başka bir deyişle ödenilen bedel karşılığında elde edilen değerin oranıdır. Bu açıdan bakıldığında Çinli'lerin, ödenen bedel karşılığında ortaya çıkardıkları değer hiç de öyle küçümsenebilecek bir değer değil. Dünya çapındaki başarılarının altında yatan gerçek de bu değil mi zaten. Yoksa, ödenilen para az dahi olsa, kimse parasını çöpe atmak istemez sanırım.

İşte zurnanın zırt dediği nokta da burası zaten. Eğer bu sorunları size bir Çinli yaşatsaydı, belki çok üzerinde durmaz, en kısa yoldan sorunu çözmeye çalışırdınız ve büyük bir ihtimalle de çok kısa sürede çözerdiniz. Ama bunu bir Japon yaşattığında durup iki kere, üç kere, hatta beş kere düşünürsünüz. Düşündüğünüz şeyse çok basittir: Elde ettiğiniz değere oranla hatırı sayılır bir bedel ödemişsinizdir ve motorla ilgili yaşadığınız her türlü deneyimi bu bedel ile ilişkilendirirsiniz. Eğer kalitesinden ve performansından memnunsanız, ne kadar doğru bir karar verdiğinizi düşünürsünüz. Bu güzel bir duygudur. Yok eğer bazı memnuniyetsizlikler baş göstermeye başlarsa, bu kez bir hata yapıp yapmadığınızı düşünmeye başlarsınız ki, işte bu hiç de hoş bir duygu değildir.

Birer tüketici olarak hepimiz çoğunlukla kendimizi "iyi" hissetmek için bir şeyler satın alırız. Bu bir dondurma da olabilir, bir motosiklet de. Amaç her zaman iyi hissetmektir. Eğer iyi hissetmiyorsak, biryerlerde birşeyler yanlış demektir. Yapılması gereken bu yanlışın bir an önce bulunup düzeltilmesidir. Çok geç olmadan.

Çarşamba, Mayıs 02, 2007

Yeni Bir Motor, Yeni Bir Hayat

Orhan Pamuk'un "Yeni Hayat" isimli romanı şöyle başlar: "Bir gün bir kitap okudum, hayatım değişti." Romanın etkisinden midir bilinmez, benim de son iki gündür kafamda sürekli "Bir motor gördüm, hayatım değişti." cümlesi dolanıp duruyor.

Bir motorcu için motorunun ne ifade ettiğini yine ancak bir motorcu anlayabilir. Motorcu ya da motor sever olmayanlar ne yazık ki bunu anlamakta bir parça zorlanabilirler, hatta şu anda yazmakta olduğum satırları bile oldukça abartılı bulabilirler. Herneyse konumuz da bu değil zaten.

Bir motorcu için motoru, hem eş, hem arkadaş, hem sevgili, hem dost gibidir. Bir başka deyişle ve kelimenin de tam anlamıyla bir "yol arkadaşı"dır aslında motor.

Yola birlikte çıkarsınız ve çoğunlukla yalnızsınızdır; sadece ikiniz bir de rüzgar vardır. Yol boyunca adeta tek vücut olup bütünleşirsiniz, ne siz onsuz ne de o sizsiz yapamaz. Ayrılamazsınız yani. Dış dünyadan "izole" olmazsınız belki, ama yine de kopar, soyutlanırsınız. Başka bir boyutta, başka türlü görmeye başlarsınız dünyayı. Bu heyecan verici duyguyu bütün vücudunuzda, en derinlerinizde, tüm sinir uçlarınızda hissedersiniz. Ve belki de hepsinden önemlisi size bu duyguyu yaşatanın motorunuz olduğunu bilirsiniz. Onun için daha da bağlanırsınız motorunuza.

Yol arkadaşlığı önemli bir kavramdır. Öyle herkesle yola çıkamazsınız. Herşeyden önce güvenmeniz gerekir, sevmeniz gerekir, anlaşmanız gerekir, paylaşmanız gerekir. O nedenle yol arkadaşınızı seçerken çok titiz davranırsınız; kendi ruhunuza, duygularınıza, beklentilerinize cevap verebilecek, güvenebileceğiniz, sevebileceğiniz, anlaşabileceğiniz ve paylaşabileceğiniz bir yol arkadaşı seçmeye çalışırsınız kendinize. Zor bir karar verme sürecidir bu. Bazen çok uzun sürer, yorar, bazense görür görmez, hani yıldırım aşkı gibi, bir anda "işte" dersiniz "buldum onu". Bazen de, hiç beklemediğiniz anda o sizi bulur.

Benim yeni yol arkadaşımı bulmam da, daha doğrusu onun beni bulması da biraz böyle oldu işte.

Bildiğiniz gibi, kısa bir süre önce Asyalım'la yollarımızı ayırdık. Onun şimdi yeni yol arkadaşı ile mutlu olduğunu tahmin ediyorum. Benim de gözüm arkada kalmadı açıkçası.

Uzun süredir yeni bir yol arkadaşı arayışı içindeydim. Birkaç seçenek arasında karar vermekte zorlanıyordum. 125 cc bir scooter olan Asyalım'dan sonra, daha büyük bir cc'ye sahip, bana hem şehir içinde rahatlıkla arkadaşlık edebilecek hem de uzun yolda arkadaşlığını esirgemeyecek bir yol arkadaşı arıyordum. İlk seçeneklerimin ortak noktası hiç birinin scooter olmamasıydı. Öyle ya, bunca zaman scooter kullandıktan sonra artık şöyle biraz ayaklarımı da çalıştırmanın zamanı gelmişti. Ben bu seçeneklerin arasında debelenip dururken, yeni yol arkadaşım hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkıverdi. Aslında onu 2 yıl öncesinden tanıyordum ve pek de beğeniyordum. Hatta bir aralar ciddi ciddi aşık falan olmuştum. Ancak zaman içinde Asyalım'la tanışmam ve yaklaşık 2 yıllık birlikteliğim sonrasında o eski hevesim kaybolmuştu sanki. Artık gözüm scooter olmayan yol arkadaşlarındaydı. Ta ki o yeniden karşıma çıkana kadar.

Geçtiğimiz fuarda çıktı karşıma. Hiç beklemediğim bir anda. Ben ki, önceden, bütün fuarlarda onun standına uğramadan geçmez, ona dokunmadan rahat etmezken, artık standına bile uğramaz olmuştum. Dedim ya, bazen o sizi bulur diye. İşte tam da öyle oldu. Bir anda gözüme takıldı. Önce ne olduğunu tam anlayamadım. Eski aşkıma benziyordu ama biraz değişmiş miydi ne? Daha bir güzelleşmiş, daha çekici bir hale gelmişti. Ve işin ilginci doğrudan bana bakıyordu. Adeta yanına gitmemi istiyordu. Ben de ona doğru gitmekten alamadım kendimi. Yanına geldiğimde gözlerime inanamadım, çünkü gerçekten çok değişmişti. Ve hepsinden önemlisi, o anda beni bir kez daha kendine aşık etmeyi başarmıştı. İşte tam o sırada hapı yuttuğumu hissettim. Çünkü kafam karışmıştı. Sonuçta o bir "scooter"dı ve ben yeni yol arkadaşım olarak bir "scooter" istemiyordum. Evet, o farklıydı. Vücut ölçüleriyle, bakışlarıyla, duruşuyla, gücüyle, kısacası herşeyiyle farklıydı. Ve bana ihtiyacım olan herşeyi verebileceğini söylüyordu. Hem şehir içinde beni rahat ettirebilecek hem de gerek perfonmansı gerekse de konforu ile uzun yolda sıkı bir yol arkadaşı olabilecekti. Bir süre bunları duymamaya çalıştım, kulaklarımı tıkadım olmadı, başka tarafa baktım olmadı, güç bela ayrıldım yanından. Ama bir kez aklıma ve kalbime girmeyi başarmıştı işte. Artık ne yapsam boştu. Çünkü yol arkadaşım beni seçmişti.

Resimlerinden de görebileceğiniz gibi beni kendine yol arkadaşı olarak seçen yeni yol arkadaşım Suzuki Burgman AN 400. 2 gün önce, yani 30 Nisan akşamı kavuştuk birbirimize. Daha ilk sürüşümde, bana söylediği ve vaat ettiği herşeyin doğru olduğunu farkettim ve birbirimiz için gerçekten de iyi birer yol arkadaşı olabileceğimizi anladım. Seçimi o yapmıştı ve beni kendine aşık etmişti. Açıkçası ben de halimden pek şikayetçi sayılmam hani. İkimiz de gayet mutlu ve mesut bir şekilde yeni hayatımıza başladık. Darısı tüm sevenlerin başına...

Bu arada bu kavuşma sürecindeki yardımlarından ötürü Kızıltoprak Korlas'tan Hüseyin'e de sevgi ve selamlarımı iletiyorum.

Burgman

Burgman

Cuma, Nisan 06, 2007

Satılık Asya Motor AS125T Scooter

Evet artık Asyalım'la yollarımızı ayırmanın vakti geldi sanırım. Daha önce yine bu sayfalarda bol bol adı geçmiş, karşılaşma ve tanışma hikayelerimizi ayrıntılı bir şekilde anlatmıştım.

Geçenlerde oturduk uzun uzun konuştuk ve sonunda ikimizin de artık motosikletli hayattan beklentilerimizin farklı olduğu konusunda anlaşarak yollarımızı ayırmaya karar verdik.

Asyalım, AS125T

Şimdi izin verirseniz size kısaca Asyalım'dan bahsedeyim:

2005 model (bu konuda özellikle Ağustos ayını belirtmemi istiyor, çünkü ikimizin de doğum günü aynı, yani 1 Ağustos)

Henüz 3700 Km'de. İşte mutsuz olduğu konulardan biri de bu, çünkü o hep daha fazla yol yapmak isterdi, ama ne yapalım fırsat olmadı, kısmet olmadı.

Siyah renkli. Yani tam bir Asyalı esmer güzeli.

Bu güne kadar başından hiçbir kaza geçmedi, başı derde girmedi, yere bile düşmedi, çünkü ona gözüm gibi baktım. Soğuk kış günlerinde, kullanmadığım zamanlar, üşümesin diye üzerini hep özel brandası ile kapattım. Kişisel bakımına pek özen gösterdiğinden periyodik bakımlarını hiç ihmal etmedim, hep en sevdiği özel servisinde yaptırdım, her zaman cilalı şampuanlarla yıkadım. Allahı var, bu konuda beni hep taktir etmiştir.

Arada ona hediyeler aldım, mesela güzel bir ön cam taktırdım, hani şu görüşü engellemeyen, biraz kısa olanlardan. Pek de yakışmıştı doğrusu.

Şimdi bunca yaşanmışlıktan sonra ayrılmak biraz zor geliyor ama ne yapalım, hayat böyle bir şey.

Kendisiyle yaptığımız uzun ayrılık konuşmasında tabii onun için belirleyeceğimiz fiyata da birlikte karar verdik. Onun da onayı ile fiyatı 1,250.- YTL olarak belirledik. Eksik olmasın bu parayla yeni motorumun kaskosunu bana hediye edecekmiş, öyle söyledi.

Yeni motor demişken, aramızda kalsın, ben de bu arada 2007 Suzuki Burgman alıyorum. Fuarda gördüm ve tek kelimeyle vuruldum. Ona henüz bundan bahsetmedim. Bunu öğrenmek için hazır olduğunu düşünmüyorum. Sadece daha büyük CC bir motor alacağımı biliyor, o kadar.

Şimdi tek istediğim ona benim gibi bakacak, gözümü arkada bırakmayacak bir yol arkadaşı bulmak.

Edit: Asyalım yeni yol arkadaşını bulmuştur, ilginiz için teşekkürler.

İkinci El Motosiklet Alırken Nelere Dikkat Etmeli?

İkinci El Motosiklet Motosiklet sezonunun açılmaya başladığı şu günlerde motosiklet alım-satım trafiği de iyiden iyiye hızlanmaya başladı. Herkesde bir telaş. Yeni sezona yeni motorla başlama heyecanı, planlar, istekler, hayaller ve tabii ki bütçeler... Kimimiz sıfır motor peşinde, kimimiz ikinci el. Hadi 0 Km motosiklet almak bir dereceye kadar dertsiz. Önemli olan karar vermek ve bütçeyi denkleştirmek. Ondan sonrası kolay. Peki ya 2. el almak da bu kadar kolay mı? Pek sanmıyorum. Hayallerinizdeki motorun 2. elini buldunuz, bütçesi de uygun. Ya motor ne durumda? Geçmişini bilmiyoruz. Başından neler geçti, nasıl kullanıldı, bir arızası var mı, iki gün sonra yolda bırakır mı, masraf çıkarır mı? Bunların hepsi koca koca soru işaretleri. En keyifli dakikalarınızı, rüzgarınızı ve adrenalininizi paylaşacağınız bu yol arkadaşımız ile ilgili kafamızdaki soru işaterlerinden olabildiğince arınmamız gerekiyor.

İşte size bunun için bir kaç faydalı öneri. Bu önerileri uyguladığınızda eminim kafanızdaki bir çok soru işareti de açıklığa kavuşacaktır:

Kullanılmış Motosiklet Alma Kılavuzu

Teknik Özellikler

Kontrolün sakin ve aydınlık bir yerde yapılması için ısrar edilmeli. Bunlar gerçekleştikten sonra aşağıdaki teknik özellikler kontrol edilmeli:

Motor yağ kaçırıyor mu?
Silindir kafası ve gövdesinde, yağ karterinde ve şanzıman çıkışında yağ kaçaklarına dikkat edilmeli.

Teleskobik çatal yağ kaçırıyor mu?
Yağlı kir halkaları ve yağ izleri buralarda yalıtım sorunları olduğunun göstergesidir. Bağlantı körüğü sıyrılarak amortisörlere daha dikkatli bakılmalı.

Motosikletin başından hiç kaza geçmiş mi?
Motor , egzoz ve elciklerle boyadaki çizikler motosikletin kaza yaptığının işaretidir. Eğer boya ve krom kaplamalar dökülmüşse bu bölgelerde bükülmeler olmuş demektir; bunlar da darbe veya kazaların işaretidir.

Alınmak istenen motosiklet çalıntı olabilir mi?
Gidon kilidi sallanıyorsa ve gidon dayanakları eksikse motosiklet ya çalınmıştır ya da kaza yapmıştır.

Arka salıncak yatağında boşluk var mı?
Bunu kontrol etmek için tekerlek yerden kesildikten sonra salıncak kolu şaside sağa sola kaydırılır ve oynayıp oynamadığına bakılır.

Gidon bilyelerinde boşluk var mı?
Ön tekerlek yerden kaldırıldığında gidonun hiç zorlanmadan ve kesintiye uğramadan sağa sola dönmesi gerekir. Bunu yaparken gidon yataklarından vurulma sesleri gelmemeli. Kontrol yöntemi: Gidon teleçatalın altından iki elle kavranır ve tekerlek havaya kaldırıldıktan sonra öne ve arkaya ittirilmeye çalışılır.

Fren balataları kullanılmaz halde mi?
Fren kelepçeleri genellikle içeriye bakılmasını sağlayacak deliklere sahiptir. Bu delikten içeriye küçük bir lamba yardımıyla bakılarak fren balatalarının durumu kontrol edilebilir.

Fren disklerinin durumu nedir?
Disklerdeki derin çizikler balataların dibine kadar kullanılmış olduğunu gösterir. Bu durumda fren disklerinin de yenilenmesi gerekir.

Motosiklette paslanma belirtileri var mı?
Paslanma çoğunlukla motosikletin görüntüsüne olumsuz etki eder. Ancak egzoz sisteminin krom kaplama değil de boyanmış olması durumunda paslanma sorunları var demektir.

Susturucunun içinde paslanma var mı?
Kontrol yöntemi: Lastik bir çekiç veya buna benzer yumuşak bir aletle (soğuk durumdaki) susturucuya birkaç defa vurmak suretiyle içinde pas veya diğer yabancı maddelerin olup olmadığı anlaşılabilir.

Lastiklerin değiştirilmesi gerektiği ne zaman anlaşılır?
Lastiklerin diş derinlikleri 1.6 milimetreden kısaysa değiştirilmesi gerekir. Normal diş derinliği 2 milimetredir.

Zincirin durumu nasıl?
Zincirin arka tekerlek dişlisine geçen kısımları çekildiğinde parçalar dişliden çıkarılabiliyorsa zincirin ömrü tükenmiş demektir.

Motorun durumu nasıl?
Su soğutmalı motorlarda motorun yağı köpüklü veya yoğun ve yapışkansa silindir kapak contası arızalı demektir. Eğer motor zar zor çalıştırılabiliyorsa ve daha soğukken gürültü ve mekanik sesler çıkarıyorsa ya da egzozdan mavi dumanlar çıkarıyorsa o motosikletten uzak durulmalı.

Arka amortisör arızalı mı?
Motosiklet yaylanırken veya amortisörden bozulma sesi geliyorsa ve üzerinde yağ lekeleri varsa amortisörün ömrü tükenmiş demektir.

Jantlar yamuk mu?
Havaya kaldırılan tekerlek hızla döndürülerek bir noktadan takip edilmeli; tekerlek düzenli bir şekilde dönmeli ve "sekiz" çizmemeli. Döküm jantları yamuk olan motosiklet alınmamalı. Telli jantlar tamir edilebilir; ancak masraf çıkarır. Ayrıca jant tellerinin gerginlikleri de kontrol edilmeli. Bunun için tellere bir tornavidayla vurmak yeterli (telden çıkan ses hep aynı olmalı).

Kağıtlar ve Belgeler

1 Karşınızdaki gerçekten motosikletin sahibi mi? Nüfus cüzdanını kontrol edin.

2 Motorun kağıtları üzerinde yazan şasi numarasıyla uyuşuyor mu? Gidon kilidinde yazılı numarayla karşılaştırınız.

3 Motosikletin daha önce kaç sahibi olmuş? Ne kadar az el değiştirmişse o kadar iyi.

4 Servis defteri tutulmuş mu?

5 Servislerde motosikletin tüm kontrolleri yapılmış mı?

Deneme Sürüşü

Satıcı bir deneme sürüşüne onay veriyorsa saklayacak pek bir şeyi yok demektir; çünkü deneme sürüşünde teknik aksaklıklar (çeken yürüyen aksam, kötü frenler veya tekleyen motor) çoğunlukla kendini gösterecektir.

Evet bütün bunları kontrol etmek kafamızdaki soru işaretlerini büyük ölçüde ortadan kaldırılacaktır. Kontrol sonuçlarını değerlendirmek ve karar vermek de size kalıyor artık.

Bu yararlı bilgiler için İstanbul Riders'tan sevgili Cenk Akyıldız'a (uyuss) teşekkürler.

Pazar, Nisan 01, 2007

Kenan Sofuoğlu İngiltere'de de Birinci!

Kenan Sofuoğlu, 2007 Dünya Supersport Motosiklet Şampiyonası'nda Katar'ın ardından İngiltere'de de birinciliğe ulaşarak başarısını pekiştirdi.

Kenan Sofuoğlu

Kenan Sofuoğlu, 2007 Dünya Süpersport Motosiklet Şampiyonası'nın ilk ayağı olan Katar yarışını birincilik ile bitirmişti. Sezonun 3. yarışı olan İngiltere'de de yarışı birincilikle bitiren Sofuoğlu, başarısını bir kez daha kanıtladı.

Hannspree Ten Kate Honda takımda yer alan Sofuoğlu, 22 turdan oluşan Donington Pisti’ndeki yarışı 34:56.601’lik derecesiyle ilk sırada tamamladı.

Sofuoğlu’nun ardından İsviçreli Robin Harms 34:57.365’lik derecesiyle ikinci olurken Japon Katsuaki Fujiwara, 34:57.944’lük derecesiyle üçüncü oldu.

3 yarışta 2 birincilik 1 ikincilik elde eden Kenan Sofuoğlu, 70 puanla en yakın rakibi Japon Katsuaki Fujiwara’nın 27 puan önünde genel klasman birinciliğini korudu.

Sezonun 4. yarışı 15 Nisan’da İspanya’nın Valencia kentinde yapılacak.

Pazartesi, Mart 19, 2007

Motosiklet Nasıl Hayat Kurtarır?

Farkında mısınız? Son yıllarda gazete köşelerindeki motosiklet yazıları ve yazarları, İstanbul Park'ta gururla ağırladığımız MotoGP yarışları, bir kısmı bölünerek de olsa giderek çoğalan motosiklet toplulukları ve İstanbul Riders olarak bizim de bir ucundan tutmaya çalıştığımız TV programları ile motosiklet giderek toplumsal hayatımızda daha fazla yer edinmeye başladı.

Bunun belli bir ölçüde sevindirici olduğunu söyleyebiliriz ama yeteri kadar değil. Yeteri kadar değil çünkü, ilginin artması, kullanımının yaygınlaşması, motosiklet kültürünün ve motosiklet bilincinin de aynı oranda yaygınlaştığı anlamına gelmiyor maalesef. Bu alanda daha katedilmesi gereken uzun bir yol görünüyor önümüzde.

Nereden mi çıkarıyorum bunu? Sadece bir örnek vereyim: Bugün büyük şehirlerde trafik sorunu neredeyse kriz haline gelmişken, nedense bir alternatif olarak dahi motosiklet gündeme getirilmiyor, kullanımı teşvik edilmiyor. Aynı şekilde çevre kirliliği, yakıt tasarrufu konularda motosiklet camiasında dile getirilenlerin dışında kimseden ses seda çıkmıyor.

Bu da gösteriyor ki toplum olarak halen yeterine benimseyemedik bu iki tekerlekli makinaları. Peki benimsesek ne olurdu? Ya da şöyle söyleyelim: Gelecekte motosiklet kullanımı dört tekerlerle eşit düzeye ulaşsa hatta onu da geçseydi hayatımız nasıl olurdu?

Geçenlerde www.gelecekci.com adlı bir internet sitesinde bununla ilgili bir yazı okudum. Genel olarak "bugün ve gelecekle ilgili yorumlar"ın yer aldığı sitede "Kişisel Taşıtımızdaki İdeal Tekerlek Sayısı Kaçtır?" başlıklı yazının bir bölümünde "Çoğunluğun Motosiklet Kullandığı bir Şehir Nasıl Bir Şehir Olurdu?" sorusunun yanıtları sorugulanıyordu. İşte o yazıdan iki çarpıcı yanıt:

1. Ambülanstaki hasta olduğumuzda yaşama ihtimalimiz artardı.

2. Randevu zamanlarımızı dakika olarak verebilirdik.

3. Sonraki aşamaya yani bisikletlilerin sayısını arttırma aşamasına geçebilirdik.

Yukarıdakilere ek olarak bir iki yanıt da ben ekleyeyim:

Bisikletlerin de çoğalacağını hesaba katarsak, büyük bir ihtimalle daha temiz bir çevrede yaşıyor olurduk.

Daha az yakıt tüketirdik, yani fosil yakıtlara daha az ihtiyacımız olurdu.

Hem azalan yakıt ihtiyacının, hem de trafikte kazanılan zamanların neden olacağı verimliliğin ülke ekonomisine olumlu katkısı olurdu.

Kısaca özetlemek gerekirse yaşam kalitemiz artardı.

Ama dedim ya, o noktaya ulaşabilmek için daha önümüzde epeyce bir yol var gibi görünüyor.

Cumartesi, Şubat 17, 2007

İstanbul Riders Yayında!

Bu sayfalarda İstanbul Riders'tan sık sık bahsediyorum. Tabii üyesi olduğum da malumunuz. Şimdi İstanbul Riders olarak sıkı bir televizyon programına başladık: Riders on Air. Telesport TV'de yayınlanan programın ilk yayını geçen hafta 12 Şubat Pazartesi akşamı gerçekleşti. Aslında daha önce bir kez yine aynı kanalda yayınlanan Start programına İstanbul Riders olarak konuk olmuştuk. O programdan kanal da memnun kalmış olacak ki, bundan böyle düzenli olarak her Pazartesi saat 21:00 - 22:00 arası canlı yayında olacağız.

Programın tüm yapımı İstanbul Riders tarafından gerçekleştiriliyor. Yapım ve yayın sorumluları olarak Ben, Alp ve Özgün görev yapıyoruz. Alp ve ben aynı zamanda programın sunuculuğunu da gerçekleştiriyoruz.

Riders On Air Dakar Özel Programı

Programın içeriğinde neler var? Kısaca motosikletli hayata dair herşey: Haberler, etkinlikler, motosiklet sporları, yeni başlayanlara öneriler, özel konuklar...

Mesela bu hafta Riders On Air Dakar Özel Programı olacak. Ve bu sayfalarda da bol bol yer verdiğimiz sevgili Kemal Merkit konuğumuz olacak. Kutlu Torunlar sağlık nedeni ile büyük ihtimalle katılamayacağını bildirmiş. Eğer imkanınız varsa mutlaka izleyin derim. Bu zorlu yarışla ilgili merak ettiğimiz herşey, özel görüntüler, canlı bağlantılar bu özel programda olacak.

Yayınları nasıl izleyebilirsiniz?

Telesport TV şimdilik sadece uydudan izlenebiliyor. Uydu yayını ile ilgili teknik bilgileri aşağıda bulabilirsiniz:

Telesport TV

Türksat 1C-2A 42.0 derece Doğu
Frekans 11996
Polarizasyon, Vertical-Dikey
Symbol Rate, 26000 FEC. 5/6

İlk Yayın Heyecanı!

Geçen hafta yaşadığımız ilk program heyecanını aşağıdaki resimlerden görebilirsiniz. Neyse ki sonunda herşey yolunda gitti ve kazasız belasız, keyifli bir program oldu. Darısı sonrakilerin başına.

İstanbul Riders - Riders On Air

İstanbul Riders - Riders On Air

Cumartesi, Şubat 10, 2007

Haftanın Güzeli!

Dünkü Sabah Gazete'sinde gördüm resmini. Rahşan Gülşan yazmış. Görür görmez aklıma ilk gelen şey, bundan böyle Motosiklet Tutkusu'nda her hafta sizlerle birlikte bir "güzel" seçip onu "Haftanın Güzeli" ilan etmek oldu.

Bu haftaki güzelimiz sahiden de yürek hoplatan cinsten. Hangi tarz motor kullanıyor olursanız olun, eminim bu motora kayıtsız kalamazsınız.

Bu arada üşenmedim, size bu harika motoru daha iyi hissettirebilmek için küçük de bir güzellik yaptım. Hadi bakalım şimdi açın bilgisayarınızın sesini, çevirin kontağı, kulaklarınız bayram etsin biraz :)



Ecosse Heretic

Ecosse Heretic

Güzelimizin adı Ecosse Heretic. Daha önce hiç duydunuz mu bilmiyorum, üreticisi Ecosse diye özel motorlar üreten bir firma. Motor yerine sanat eseri desek daha mı doğru olurdu acaba?

Kasası karbon fiber, şasesi titanyum, kalbi de altındanmış (yok bu şakaydı). 120 kübik inç motoruyla 135 beygir maksimum güç üretebilen sevgili güzelimiz 6 ileri over drive vites sistemine sahipmiş. Ve bu motordan sadece ve sadece 100 adet üretilmiş.

Bu kadar bilgiden sonra fiyatını da duymaya hazırsanız onu da hemen söyliyeyim: Tam 140 Bin Amerikan Doları. 140,000 dolar şu demek: Tam 119 adet Asya 125T Scooter, 58 adet YBR125, 38 adet CBR125, 12 adet FZ6, 12 adet Honda Shadow, 9 adet CBR600, 4 adet Honda Goldwing. Yani anlayacağınız 140,000 dolar bir köprü ya da baraj yaptırmaya yetmese de bir motosiklet için hiç fena para sayılmaz.

Ben yine de kredi kartına taksit yapıyor musunuz diye sorup bi şansımı denedim, maalesef yapamıyorlarmış :) Şimdi Mart'taki fuarı bekliyorum, bakarsınız katılıp kampanya falan yaparlar diye...

***

Bu arada Haftanın Güzeli için önerilerinizi guzel@motortutkusu.com adresine bekliyorum. Fotoğraflarla birlikte güzelimiz hakkında biraz bilgi vermeyi de unutmayın lütfen.

Gözünüz açık, yolunuz aydınlık olsun :)

Perşembe, Şubat 08, 2007

Arşivlik Film: Motosiklet Günlüğü

Bir motosiklet tutkunu olarak bu filmi mutlaka izlemişsinizdir. İzlemediyseniz de izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Hatta izleyenlerin bile arşivinde bulunması gereken bir film olduğunu düşünüyorum.

Ernesto Che GueveraAslında konunun sadece motosikletle ilgili olmasından da değil. Filmin genel atmosferi, dokusu, karakterlerin ilişkileri ve hayata bakışları da filmi izlenmeye değer kılan unsurlar arasında. Özellikle filmdeki latin müzikleri, üzerinizde yarattığı duygu ve enerjileriyle oldukça etkileyici.

Bu filmi izleyene kadar Kübalı Devrim kahramanı Ernesto Che Guevera'nın bir zamanlar Buenos Aires'in varlıklı kesimlerinde yaşayan 23 yaşında bir tıp öğrencisi olduğunu pek çoğumuz bilmiyorduk sanırım. Çünkü film, Che'nin o yıllarda yakın arkadaşı Alberto Granado ile yaptıkları bir motosiklet yolculuğunu anlatıyor.



1952 yılında Ernesto ve 29 yaşındaki biyokimyacı arkadaşı Alberto, Buenos Aires'ten bir motosikletin sırtında yola çıkarlar. Araçları arızalandığında otostop yapar, halka kaynaşmaya başlarlar. Bildiklerinden çok farklı bir Latin Amerika gerçeği beklemektedir onları. Astımı olan Ernesto ilaçlarını bir kadınla paylaşır; cüzam kolonisinde, hastaların kaderine ortak olurlar. İnka medeniyetinin üzerinde yükselen çarpık kentleşme ve adaletsizliklere şahit olurlar. Bu yolculuk, iki genç adamın geleceklerini şekillendirecektir.

Motosiklet Günlüğü

Che'nin günlüklerinden yola çıkarak Alberto Granado'nın yazdığı kitaptan uyarlanan film, şimdiye kadar gösterildiği tüm uluslararası festivallerde coşkuyla karşılanmış.

Motosiklet Günlüğü

Ben Türkiye'de vizyona girdiğinde sinemada izlemiştim. Eğer kaçırdıysanız ya da arşivinizde yoksa işte size Ideefixe linki, dilerseniz oradan hemen bir tane edinebilirsiniz.

Motosiklet Günlüğü filmini İdeefixe'den satın almak için tıklayın

Filmi İdeefixe'den satın almak için tıklayın >>

Salı, Şubat 06, 2007

MotoGP İçin Geri Sayım Başladı

Her yıl motor tutkunlarının heyecanla izlediği dünyanın en büyük motosiklet yarış organizasyonu MotoGP, 10 Mart'ta Katar'da yapılacak yarış ile başlıyor.

MotoGP

MotoGP'ye katılacak takımlar yarış öncesi hazırlıklarına başladılar bile. Bu sezon MotoGP kategorisinde kullanılacak yeni 800 cc. motosikletler bir haftalık Malezya testnin ardından bu kez Avustralya'nın Philip adasında piste çıktı.

Testlerin ilk gününde Ducati sürücülerinin üstünlüğü vardı. Ducati'nin Brezilyalı sürücüsü Alex Barros, 1 dakika 30.70 saniye ile en iyi dereceyi elde ederken, Honda'dan Marco Melandri ikinci, yine Ducati'den Loris Capirossi de üçüncü sırayı aldı.

Geçen yılın şampiyonu ABD’li Nicky Hayden 4. olurken İtalyan Valentino Rossi ilk gün testlerine katılmadı.

Pazartesi, Ocak 22, 2007

Sizinle Gurur Duyuyoruz!

Dünyanın en zorlu rallisi. Yarışı bitirebilmenin bile büyük başarı olarak kabul edildiği bu zorlu rallide iki Türk, Kemal Merkit ve Kutlu Torunlar yarışı tamamladılar. Hem de kendi kategorilerinde, yani "Marathon 251- 450cm3" kategorisinde Kutlu Torunlar 2., Kemal Merkit ise 4. olarak bir ilke imza attılar.

Jeam Beam Türk Takımı, Kemal Merkit, Kutlu Torunlar

Tam 7,915 Km'lik bu büyük yarış 6 Ocak’ta Lizbon’dan start almıştı. Türk takımı, yaşadıkları sağlık ve mekanik problemlere rağmen, 7 ülkeyi geride bırakarak, büyük bir kararlılıkla Dakar’a varmayı başardılar.

Daha önce 3 kez Dakar’a katılan ve Dakar’ı bitirebilen tek Türk ünvanına sahip Kemal Merkit’in yanında ilk kez Dakar’a katılan Kutlu Torunlar da bu zorlu yarışı bitirebilen 2. Türk oldu.

Jeam Beam Türk Takımı

Türk Takımı, 450cm3 Kategorisinde KTM'nin de Yüzünü Güldüren Tek Takım Oldu

KTM 450exc motosikletleriyle Kutlu Torunlar 2. Kemal Merkit ise 4.sırayı aldı. Bu sonuçlarla KTM, 450cm3 kategorisinde sadece Türk sporcularımızla dereceye girmiş oldu.

Ekibimiz Genel Klasmanda 132 Motosikletçi Arasında Yer Almayı Başardı

Dünya’nın En Zorlu Rallisi Dakar 2007’de büyük bir mücadele veren Jim Beam Türk Takımı Genel Klasman’da 132 motosikletçi arasında yer almayı başardı. Kutlu Torunlar 59. sırada ilk Dakar’ını tamamlarken, Kemal Merkit 61. sırada podyuma çıktı.

Daha önce 3 kez Dakar’a katılan ve Dakar’ı bitirebilen tek Türk ünvanına sahip Kemal Merkit’in yanında ilk kez Dakar’a katılan Kutlu Torunlar da bu zorlu yarışı bitirebilen 2. Türk oldu.

Dakar’da podyuma çıkmayı başaran Türk Takımımız’dan Kemal Merkit “15 gün boyunca birçok zorluk yaşadık ama tek amacımız vardı, Dakar’a varmak. Bize verilen görevi yerine getirdiğimiz için ikimiz de çok mutluyuz. Bu benim 4. Dakar’ım ancak Kutlu ile birlikte bitirmekten ve bayrağımızı Dakar’da dalgandırmaktan büyük onur duyuyorum. Destek veren herkese Dakar’dan sevgiler.” şeklinde konuştu.

Sizinle Gurur Duyuyoruz

Bu olay, Türkiye'de motosiklet kültürünün ve motosiklet sporlarının yaygınlaşması açısından son derece önemli bir gelişmedir: Bir Türk takımı, bitirebilmenin bile büyük başarı sayıldığı dünyanın en zorlu yarışını hiç de küçümsenemeyecek derecelerle tamamlıyor ve bayrağımızı bütün dünyanın gözü önünde gururla dalgalandırıyor. Biz de, hem ülkemize, hem de motosiklet kültürüne kattıkları değerlerden ötürü bu başarılı takıma tüm içtenliğimizle teşekkür ediyor ve onlarla gurur duyuyoruz.

Kemal Merkit

Kutlu Torunlar

Tabii bu arada hem bayrağımızın Dakar’a ulaştırılmasına hem de motosiklet sporlarına katkılarından dolayı başta ana sponsor Jeam Beam olmak üzere, Castrol, KTM Spor Moto, Maximum kart ve Jan Sport'tan oluşan Co-Sponsorlar'a ve desteklerinden dolayı Columbia, Tecno Gym, Galata Taşımacılık, Bell Helmets, Milliyet ve Power FM'e de teşekkür etmeyi unutmamalıyız.

Yarış ve takımımızla ilgili detaylı bilgi için http://www.dakarturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Pazartesi, Ocak 08, 2007

Dakar'da 3. Gün ve Türk Takımı İlk 3'te!..

Başladı, başlıyor derken 7915 Km’lik muhteşem Dakar Rallisi’nde 3.gündeyiz ve Jim Beam Türk Takımı yarışa başarıyla devam ediyor...

Kemal Merkit

Marathon 251-450cc kategorisinde yarışan Jim Beam Türk Takımı 18 motosikletçi arasında ilk 3 sırada yer alıyor. Kutlu Torunlar 1., Kemal Merkit ise 3.sırada.

Kutlu Torunlar

6 Ocak Cumartesi sabahı saat 06:30’da start verilen Dakar 2007’ye katılan Jim Beam Turk Takımı 7915 km’lik yarışın 3. gününü de başarıyla tamamladı.

Dakar 2007’de 242 motosiklet arasında 450cc kategorisinde KTM motosikletleriyle yarışan Kemal Merkit ve Kutlu Torunlar, Afrika kıtasında gerçekleşen 648 km’lik Nador – Er Rachidia arasında mücadele ediyorlar.

Yarışın 3. gününde gerçekleşen 252 km’lik özel etapta ekipler kayalık, çamur ve su geçişleriyle dolu zorlu bir parkurda doğaya ve rakiplerine karşı yarıştılar. Kemal Merkit ön freninde yaşadığı sorun nedeniyle etabı geç de olsa bitirmeyi başardı.

Şu anda Genel Klasmanda Kutlu Torunlar 47, Kemal Merkit 90. sırada yer alıyor. Takımımızın resmi Genel Klasman dereceleri tüm yarışmacılar yarışı bitirdiğinde belli olacak.

Kemal Merkit

21 Ocak’ta Senegal Dakar’da sona erecek 7915 km’lik Dakar Rallisi’nde 4.gün Er Rachidia – Quarzazate arasında 679 km olarak gerçekleşecek. 2. Fas özel etabı kum tepecikleriyle dolu uzun bir etap.

6 Ocak’ta Portekiz’in başkenti Lizbon’da start alan 29. Dakar rallisinde 15 özel etap gerçekleşecek. Her bir özel etap yapıldığı ülkenin coğrafi yapısına göre farklı özellikler taşırken, yarışçıların bu yılki en uzun etabı 817 km ile Fas – Moritanya arasındaki Tan Tan – Zouerat olacak. Dakar Rallisi’nde güvenlik endişeleri nedeniyle rota değiştirildi. Sahra Çölü’nde yapılacak Moritanyanya’nı Nema ve Mali’nin Timbuktu bölgeleri arasında gerçekleşecek 10. ve 11. etapların rotası Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın önerisi ile değiştirildi. Dakar Rallisi toplamda 7915 km olarak Portekiz, İspanya, Fas, Moritanya ve Mali’yi geçerek Senagal(Dakar)’da son bulacak.

Kutlu Torunlar

2007 Dakar rallisinde yarışçıları en çok navigasyon (yön bulma) zorlayacak. Yarışçılar GPS’i sadece pusula olarak kullanabilecek.

Jim Beam Turkish Dakar Team ile ilgili tüm gelişmeler www.dakarturk.com adresinden takip edilebiliyor. Ayrıca hergün Power FM’e canlı bağlantılarla katılarak yarışı yorumluyorlar.