Pazartesi, Temmuz 31, 2006

İstanbul Riders Farkı

Yarın 1 Ağustos, yani doğum günüm. Bir önceki yazımda motosiklet kardeşliğinden bahsetmiştim. İstanbul Riders bunu en iyi yansıtan topluluklardan biri. Daha önceki yazılarımdan birinde () İstanbul Riders ile ilk karşılaşmamdan sözetmiş ve grubun motosiklet kültürüne sahip herkese açık olduğunu yazmıştım. O günden bu yana bir İstanbul Riders üyesi olarak her geçen gün daha iyi anlıyorum ki bu topluluk; motosiklet, teknik, sürüş, eğitim, tamir, bakım vb. konuların ötesine geçebilmeyi başaran ender gruplardan biri. Farkı da sanırım burada. Grubu bir arada tutan değerler sadece motosiklet ile sınırlı değil. Sosyal ve kültürel değerler daha ön planda yer alıyor, bu da topluluğun farkını, değerini önemli ölçüde arttırıyor. Bu yapı aynı zamanda, bu kültürü benimseyen üyelerin grubu daha çok sahiplenmesine yol açarken, bu kültüre uzak olanların doğal olarak topluluktan da uzak kalmasını sağlıyor.

Yarın doğum günüm olduğunu söyledim. Öyle her yıl doğum günü kutlayan, parti verenlerden değilim. Çoğunlukla da son bir kaç gün kala hatırlarım doğum günümün yaklaştığını. Ama tabi bu yıl durum biraz farklı. Yani daha çok çevremdekiler öyle düşünüyor. Neden mi? Çünkü 40 yaşına giriyorum. Yani artık yaşımı sorduklarında yanıtlamak için 4'lü rakamlardan yararlanmak zorunda kalacağım. Evet her 10 yılda bir olur bu değişim aslında. Ama 40 yaş sanki biraz daha heybetli mi duruyor ne?

Her neyse bu 40 yaş vesilesi ile ucundan azıcık bi doğum günü partisi düzenleyelim bu sayede de sevdiğimiz insanlarla bir araya gelelim dedik. Tabii sevdiğimiz insanlar deyince İstanbul Riders'sız da olmaz dedik. İstanbul Riders'tan Sky nickli sevgili Ali İhsan'la konuşurken dedik ki madem 40 yaşa giriliyor, o zaman en az 40 motorla kutlayalım bunu. Gerisini Ali İhsan halledecekti. Ve halletti de. Ben bir topic açıp insanlara partiden bahsedecek derken siteye bir girdim ki ana sayfada kocaman bir banner: 40 Yaş 40 Motor Partisi. Banner'a tıklayınca direk topiğin olduğu sayfaya ulaşılıyor. Sağolsun tüm detayları ile organizasyonu anlatıp tüm üyeleri davet etmiş. Tanıyan tanımayan herkes mutluluklar diliyor, doğum günümü kutluyor, gelmeye çalışacaklarından söz ediyor. Kısaca İstanbul Riders herkesten önce başladı doğum günümü kutlamaya. Tabii ki önemli olan sadece doğum günümün kutlanması değil. Önemli olan tanıdığın, tanımadığın bir sürü insanın her zaman yanında olduğunu hissetmek. Aynı sosyal ve kültürel değerleri paylaştığın insanların.

Anlatmak istediğim de bu zaten.

İşte İstanbul Riders'ta yer alan banner:



Bu arada bu yazıyı okuyan tüm dostlarımı bekliyorum. Adres vb. detaylar İstanbul Riders sayfalarında mevcut.

Motosiklet Kardeşliği

Motosiklet kültürüne sahip motosiklet kullanıcılarının arasında yazılı olmayan bazı etik kurallar vardır. Aslında bunlara kural demek bile doğru olmayabilir. Bir tür azınlık dayanışması gibi birşeydir sanki bu.

Örneğin yolda arızalanmış bir motor görseniz mutlaka durup bir bakarsınız, yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorarsınız. Oysa otomobil kullanıcıları arasında bu tür sıkı bir dayanışmaya rastlamanız pek mümkün olmaz.

Evet, bir tür azınlık dayanışması denebilir buna. Hatta bundan biraz daha fazla bir şeydir aslında motosiklet kardeşliği.

Motosiklet kullanmayı tercih etmek bilinçli bir deliliktir de. Evet bilinçli delilik: 4 tekerliğin izole edilmiş güvenliğini bir kenara bırakır, kendi başında ayakta bile duramayan bu iki tekerli makina ile bütünleşip, tek vücut olmayı tercih edersiniz. Sanki başka bir boyuta geçmek gibidir. Ve doğal olarak bu bilinçli deliliği tercih eden diğer kişilere de yakın hissedersiniz kendinizi. Çünkü bir tek siz gerçekten anlarsınız onları. Tabii ki onlar da sizi.

Motosiklet ile Yunanistan'a gitmeyi planlayan ancak mont, kask, koruma vb. yol için gerekli aksesuarları tedarik etmekte güçlük çektiği için bunları arkadaşlarından talep eden Tuğçe Baran'ın geçen gün Vatan Gazetesi'nde yazdıkları Motosiklet Kardeşliği'ne iyi bir örnektir sanırım:

"Kim derdi ki hayatında daha önce topu topu üç saat motor arkasında yolculuk etmiş biri, birden kendini acayip cömert bir topluluk içinde bulsun ve asla sahip olamayacağı bir takım malzemelere şak diye kavuşsun..

Evet böyle bir şey varmış. 'Motorcu Dayanışma Ruhu' diye bir şey varmış gerçekten. Yıllarca duyduğum fakat inanmadığım şey gerçekmiş!

Geçen gün anlattığım gibi gerekli malzemeleri tedarik etmemiz hüsranla anlaşıldı ki mümkün değil. Eşek yükü bir para..

Onun üzerine motor sahibi arkadaşlara başvurduk.

Sanıyordum ki herkes "yok bana lazım" "yok veremem, çok kıymetli" diyecek.

Hayır öyle olmuyormuş. Pekala, neredeyse canından çok sevdiğin, dünyanın parasını verdiğin montunu, kaskını, şuyunu buyunu verebiliyormuşsun. Bu araba sahibi olmaya benzemiyor. Kimse kimseden "yola çıkıyorum stepneni, tamponunu, yan aynanı istiyorum" diyemez. Ama motorcu olduğun zaman isteyebiliyorsun..

Ben hayatımda kimseden tek bir şey istemiş bir insan değilken şu an Müge sayesinde bir adet motor montu, bir adet motor pantolonu, dizlik, bel kuşağı, Mustafa sayesinde bir adet bagaj kutusu, Arzu sayesinde mask, Lale sayesinde bir adet gözlük, Ali sayesinde bir adet yan çanta sahibiyim..

Sağ kalır geri dönersek elbette hepsini geri vereceğiz ama şu an robokop gibi donanmış durumdayız.

Ne diyebilirim ki..

Mutluyum, huzurluyum.."

İşte böyle bir şeydir Motosiklet Kardeşliği...

Çarşamba, Temmuz 26, 2006

Zed's dead, baby. Zed's dead!..



Quentin Tarantino'yu duymayan, tanımayan var mıdır? Peki Pulp Fiction'u bilmeyen ya da izlemeyen? Belki vardır. Ama Pulp Fiction filmini izleyip de Bruce Willis'in o meşhur motosiklet sahnesini hatırlamayan büyük ihtimalle yoktur. Bruce Willis'in elbette seveni de vardır sevmeyeni de. Ama adeta filmin ruhunu birebir yansıtan o meşhur sahneyi izleyip de "yahu bu kadar mı 'cool' olunur" demeyecek kişi de azdır herhalde.

Neyse lafı daha fazla uzatmadan, internette büyük bir azimle arayıp bulduğum bu meşhur sahnenin linkini vereyim hemen:

http://www.youtube.com/watch?v=gIV_yVlIWnU

Cuma, Temmuz 21, 2006

Vespa'nın Tarihçesi

Vespa, yıllar boyunca özünü korumayı başararak, kendini sürekli yenileyebildiği için, zamana meydan okuyan bir yaşam tarzının temsilcisidir aynı zamanda. Bu yüzden her dönem toplumun aynası olmayı başarmış, sosyal değişimileri ve trendleri yakından takip ederek sürekli modernliğin sembolü olabilmiştir.

Efsanenin doğuşu: Nisan 1946

Piaggio’nun Pontedera’daki uçak fabrikası savaş nedeniyle yerle bir olmuştur. Enrico Piaggio, babası Rinaldi’den görevi devraldığında uçak endüstrisi defterini kapatma ve kişisel ulaşıma yönelme kararını verir.

Bu dönemde İtalya’nın perişan ekonomisi ve bozulmuş yolları, otomotiv endüstrisi için pek de ümit vaadetmiyordu. Yine de ulaşım çok önemli ve çözülmesi gereken bir konuydu. İşte tam da bu dönemde, 1946 baharında, Enrico Piaggio’nun hayali Vespa gerçek olur.

Basit, sağlam ve ekonomik olduğu kadar, rahat ve zarif bir araç tasarlama işi Corradino D'Ascanio’ya verilir. Kadın erkek herkesin kullanabileceği, sürücünün giysilerini kirletmeyecek, yolcu da taşıyabilecek bir araç olmalıydı bu. Uçak mühendisi olan D'Ascanio, 1934’den o yana Piaggio’da ilk modern helikopterin üretilmesi projesinden sorumluydu.

Motorsikletlere tahammül edemeyen D'Ascanio yepyeni bir araç tasarlar. Uçak mühendisliği bilgilerinden yola çıkarak, gövdesi olan ve vitesi elden değiştirilebilen iki tekerlekli bir araç tasarlar. Motoru da arka tekerleğin üzerine monte eder.
Nisan 1946’da ilk 15 Vespa, Pontedera’daki üretim bandından çıkar. İlk Vespa’nın çift zamanlı 98cc’lik motoru 4.500 devirde 3,5 beygir güç üretiyordu. Üç vitesliydi ve saatte 60 km’ye kadar çıkabiliyordu.

İki tekerlekli bu ulaşım aracı, gürültülü ve rahatsız motorsikletlere hiç benzemiyor, ilk bakışta zarif ve orijinal tasarımıyla göz dolduruyordu.

Enrico Piaggio, Vespa'larla

Avrupa’nın yeniden doğuşunun en yakın tanığı Vespa

Vespa’nın olağanüstü başarısı kısa zamanda tüm tüm Avrupa’yı sarsacaktı. 1949 yılı sonuna kadar 35.000 Vespa üreten Piaggio, savaş yaralarının çabuk sarılmasında önemli bir rol oynar.

10 yıl içindeyse bu rakam 1 milyona çıkacaktır. 50’li yıllarda Vespa artık İtalya haricinde, Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika ve İspanya’da da üretilemeye başlamıştır. Birkeç yıl sonra Hindistan ve Endonezya da bu ülkeler arasına katılır.

1948’de 125, 1955’de efsanevi 150 GS, 1963’de 50cc, 1968'de Primavera ve nihayet 1978’de bugün hala 125, 150 ve 200 cc’lik versiyonları üretilen the PX, dünyanın en meşhur iki tekerlekli aracı Vespa’nın mihenk taşları olmuştur.

Vespa, 2. Dünya Savaşı sonrası döneme damgasını vurmakla kalmamış, savaşın yakıp yıktığı Avrupa’nın yeniden doğuşunun müjdecisi olmuş, adeta Avrupa’lı olmanın sembolü haline gelmiştir.

Vespa

Sosyal devrim ve Vespa

Ancak, Vespa sadece ticari bir başarıdan ibaret değildi. Kısa zamanda soyal bir fenomen haline gelmişti.

Dolce Vita yıllarına damgasını vuran Vespa sayesinde yabancı gazeteciler İtalya’yı Vespa Ülkesi olarak tanımlar olmuş; popüler filmlere konu olan Vespa, İtalyan toplumunu derinden etkilemiştir.

Vespa’nın her daim imajını tazeleyerek bir neslin gençliğinden bir diğer neslin gençliğine başarıyla bulaşabilmesi sizi şaşırtabilir. İlk Vespa herkese ulaşım vaad ediyordu. Daha sonra Vespa, ekonomik büyümenin iki tekerlekli aracı oldu. 60’lı ve 70’li yıllardaysa gençliğin devrimci fikir ve görüşlerinin temsilcisi oldu.

İtalya’nın dillere destan rahatlığının ve benzersiz tarzının ürünü Vespa efsanesi, bugün de yeni nesil ET4 ve GT modelleriyle sokaklarda özgürce boy göstermeye devam ediyor.

Vespa

Vespa hakkında daha fazla bilgi için web sitesini ziyaret edebilirsiniz. İşte adresi: http://www.vespaturkiye.com

Çarşamba, Temmuz 19, 2006

Motosiklet Tarihi

Merak ettim, araştırdım. Bu tutkunu olduğumuz araç ilk kimin aklına gelmiş, ne zaman çıkmış ortaya diye. İşte Wikipedia'da motosikletin tarihi hakkında yazanlar:

Motosiklet; iki yada üç tekerlekli, bisiklet benzeri, içten yanmalı motoru aracılığı ile hareket eden bir yada iki kişilik ulaşım aracı.

İlk örnekleri bisikletlere motor takma girişimleriyle ortaya çıkmıştır. 1869 yılında ABD Massachusetts’li Sylvester Roper buhar gücüyle çalışan motosiklet benzeri bir taşıtı geliştirmeye çalışmıştır. 1884 yılında Edward Butler adındaki İngiliz üç tekerlekli bir ilk-örnek yapmıştır. 1885’de Gotlieb Daimler ahşaptan yapılmış bir bisiklet çerçevesine benzinli motor takma girişiminde bulunmuş, 1893 yılında Felix Millet beş silindirli bir motoru bir bisikletin ön tekerleğine takarak bugünkü motosiklete oldukça benzeyen bir taşıt gerçekleştirmiştir.

Başarılı ilk iki tekerlekli motorlu taşıt tasarımını Fransız mucitler Michael ve Eugene Werner gerçekleştirmiştir. Werner kardeşler aracın motorunu, kadronun altına iki teker arasına yerleştirdiler. O tarihten sonra motosiklet tasarımlarında motor hep aynı yerde kalmıştır.

Honda marka 3 tekerli motosiklet

Daimlerin ahşaptan yaptığı motosikleti

Pazartesi, Temmuz 17, 2006

MotoGP Almanya'da Zafer Rossi'nin



MotoGP’de sezonun 10. yarışı Almanya Sachsenring’de koşuldu. Çaylak Dani Pedrosa’nın pole pozisyonunda başladığı GP’de damalı bayrağa uzanan GP’ye 11. sırada başlayan İtalyan efsanesi Valentino "Doktor" Rossi oldu. Melandri 2. sırada yer alırken Hayden 3. oldu. Rossi, Yamaha garajına geçmeden önce vatandaşı İtalyan Milli Takımı defans oyuncusu ve Zidane ile yaşadığı olayın ardından Almanya’daki Dünya Kupası finallerine damga vuran oyunculardan biri olan vatandaşı Marco Materazzi’nin formasını giyerek şov turu attı.

Hürriyet - 17.07.2006

Türk'ün Motosiklet Tutkusu İtalyan Efsanesine Umut Oldu

4 yılda satışları 20'ye katlanan motosiklet sektöründeki canlılık, efsane İtalyan markaları Vespa ve Piaggio'ya umut oldu. Şirketin Başkan Yardımcısı Colaninno, "Türkiye, durağan Avrupa'nın yeni fırsatı" dedi.



Son 4 yılda kullanımı önemli ölçüde artan motosiklet pazarı bugün yıllık satışı 400 binleri, büyüklüğü 1.5 milyar doları aşan bir pazar haline geldi. Özellikle ucuz Çin mallarının fiyatları düşürmesi ve yarattığı alışkanlıkla pazarı büyütmesiyle hız kazanan motosiklet sektörünün yüzde 95'i Çin markalarının elinde olsa da, motosikletin efsane markaları da Türkiye'deki bu hızlı büyümeden oldukça memnun. İtalyanlar'ın 100 yıllık efsane markası Vespa ve Piaggio'nun üreticisi 1.5 milyar Euro cirolu Piaggio'nun Başkan Yardımcısı Matteo Colaninno, Avrupa'daki en büyük motosiklet pazarının İtalya olduğu söylerken, "Ancak Avrupa pazarının geneline baktığımızda durağanlık söz konusu" dedi. Bu noktada yeni pazarlara açılmanın önemine işaret eden Colaninno, Türkiye'nin büyüme hızı ve potansiyeliyle Avrupa pazarının yeni umudu olabileceğini belirtti. Avrupa'da yılda 1.5 milyon adet motosiklet satışı olduğunu kaydeden Colaninno, "Artık fazla büyümeyen bu rakamı Çin, Hindistan gibi büyük pazarlar ile Türkiye gibi büyüme potansiyeli olan pazarlarla canlandırmayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu.

Türkiye'de Üretim Yok

Üretimlerini İtalya, İspanya, Hindistan ve Çin'de yaptıklarını dile getiren Colaninno, Türkiye'de ise henüz üretim yapmayı düşünmediklerini açıkladı. Çin rekabetinden rahatsız olmadıklarını ifade eden Colaninno, şöyle devam etti: "Bizim markalarımız Türkiye'de tanınan ve güvenilen markalar. Motosiklet hevesine bir şekilde bulaşmış olanlar eninde sonunda efsane markalara dönerler. Motosiklet marka duygusunun gelişmiş olduğu bir alan. Türkiye'de de aynı kuralın geçerli olacağına inanıyorum."



Marka Sayısı 220'ye Çıktı

2004 yılında BMW, Yamaha, Honda, Suzuki, Kymco, Kanuni, Kawasaki, Vespa gibi 10 büyük markanın yer aldığı pazarda bugün 220'ye yakın marka var. Bu artışta, özellikle Çin'den ithalat yapan firmalar etkili oldu. Servis, yedek parça ve satış sonrası destek eksikliği nedeniyle sorun çıkarsa da, Çin malı motosikletler kullanımı önemli ölçüde artırıyor.



Piaggio Group Yılda 610 Bin Araç Üretiyor

1884 yılında Rinaldo Piaggio tarafından kurulan Piaggio Group, motosikletin en ünlü ve eski markalarından olan Vespa'nın üreticisi. 2000 yılından bu yana yaptığı satın almalarla hızlı bir büyüme sürecine giren şirket, bugün Avrupa motosiklet pazarının lideri konumunda. Yılda 610 bin motosiklet üretme kapasitesine sahip olan şirket, geçen hafta Milano Borsası'na açıldı. 50 ülkede faaliyet gösteren Piaggio Group'un 6 bin 300 çalışanı bulunuyor.

Meltem Ersoy / Sabah-16.07.2006

Perşembe, Temmuz 13, 2006

MotoGP'de Dani Pedrosa Farkı Kapatıyor

MotoGP tüm hızı ile devam ediyor. En son haber 3 Temmuz 2006 tarihli Radikal'den.

LONDRA - MotoGp İngiltere Grand Prix'sini Honda pilotu Dani Pedrosa kazandı. İspanyol sürücü böylece pilotlar klasmanında takım arkadaşı Nicky Hayden'le arasındaki puan farkını da 26'ya indirdi. Donnington Park'ta yapılan yarışa en ön sırada başlayan 20 yaşındaki sürücü, ilk turlarda İtalyan Marco Melandri ile büyük çekişme yaşarken, turlar geçildikçe üstünlüğü ele aldı ve damalı bayrağı geçen ilk sürücü oldu. Pedrosa ayrıca en hızlı tür zamanlarına imza attı.

Dani Pedrosa

Yarışa 12. sıradan başlayan geçen sezonun dünya şampiyonu İtalyan Valentino Rossi, Pedrosa'nın yaklaşık dört saniye arkasından ikinci sırayı elde etti. Marco Melandri üçüncülüğü elde ederken, Nicky Hayden büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak ancak yedinci olabildi. Yine de Hayden 153 puanla pilotlar klasmanında ilk sırada yer alıyor. Amerikalı sürücünün ardından 127 puanlı Pedrosa ikinci, 118 puanlı Rossi ise üçüncü sırada yer alıyor. 250 cc yarışlarında ise Aprilia sürücüsü İspanyol Jorge Lorenzo birinciliği elde etti.

Pazartesi, Temmuz 10, 2006

Motosiklet Doludizgin

Nisan ayının gözdesi motosiklet

Trafiğe kaydı yapılan motorlu taşıt sayısı, bu yılın Nisan ayında 109 bin 874 adet oldu. Kaydı yapılan araçlar içinde, yüzde 41.5’lik oranla motosiklet ilk sırada yer aldı.

AA
Güncelleme: 10:38 TSİ 22 Haziran 2006 Perşembe

ANKARA - Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2006 Nisan ayı motorlu kara taşıtları istatistiğini açıkladı. Buna göre, Nisan’da trafiğe kaydı yapılan araçlar arasında motosikleti, yüzde 31.2 ile otomobil, yüzde 17.2 ile kamyonet, yüzde 3.7 ile traktör izledi. Nisan’da trafiğe kaydolan araçların yüzde 6.4’ünü ise minibüs, otobüs, kamyon ile özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Söz konusu ayda, 4 bin 199 taşıtın ise trafikten kaydı silindi.

2005 yılı Nisan ayında ise 81 bin 608 adet taşıtın trafiğe kaydı yapılırken, 5 bin 984 taşıtın trafikten kaydı silinmişti. Bu yıl Nisan ayı itibarıyla, bir önceki yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan araç sayısı ise yüzde 34.6 artarken, kaydı silinen araç sayısı yüzde 29.8 gerileme gösterdi.

Nisan’da trafikten ilk defa tescil belgesi alan otomobillerin markalarına göre yüzde 15.6’sını Renault, yüzde 10.4’ünü Ford, yüzde 10’unu Tofaş, yüzde 8.9’unu Hyundai, yüzde 7.9’unu Opel, yüzde 7.6’sını Volkswagen, yüzde 7.4’ünü Toyota oluşturdu.

Ocak-Nisan döneminde trafiğe kaydı yapılan motorlu taşıt sayısı ise önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 83.1 artarak 212 bin 902’den 389 bin 790’a çıktı. Aynı dönemde kaydı silinen araç sayısı yüzde 30 azalarak, 26 bin 273’den 18 bin 379’a geriledi.

NTVMSNBC 21.06.2006

Pazar, Temmuz 09, 2006

MotoGP Yüksek Kiraya Takılabilir

MotoGP yarışlarının bu yılki Türkiye ayağı İstanbul Park'ın üç gün için 1 milyon dolar kira ücreti istemesi nedeniyle tehlikeye girdi

MotoGP

RADİKAL - İSTANBUL - Motosiklet sporlarında Formula 1'in dengi olan ve dünyada giderek daha fazla ilgi ve seyirci toplayan MotoGP yarışlarının Türkiye ayağı bu yıl 'yüksek kira' nedeniyle tehlikeye girdi. Türkiye'de Formula 1 yarışlarının düzenlendiği İstanbul Park'ta iki yıldır yapılan yarışlar büyük görüyordu. 28-30 Nisan 2006'daki yarışı Türkiye'de 44 bin kişi izlemişti. Yarışlar 208 ülkede de canlı olarak yayımlanmıştı.

Türkiye'nin tanıtımına önemli katkı yapan organizasyonun 2007'deki durumu belirsiz. Çünkü MotoGP'nin Türkiye ayağını gerçekleştiren Türkiye Motosiklet Federasyonu (TMF) ile İstanbul Ticaret Odası'nın yarışların yapıldığı İstanbul Park'ı işleten şirketi Motor Sporları ve Organizasyon A.Ş. (MSO), pistin kirası konusunda anlaşamıyor. Pistin üç günlük kirasının 1 milyon dolar olduğu öğrenildi.

En pahalı yarış

TMF Başkanı Yunus Uçar, "MSO her yarış için bizden 1 milyon dolar kira istiyor. Hiçbir ülkede MotoGP yarışı bu kadar pahalıya düzenlenmiyor" dedi. Diğer ülkelerde pist kirasının ortalama 250 bin dolar olduğuna dikkat çeken Uçar, kâr amacı gütmeyen TMF'nin ise 1 milyon dolar ödemesinin büyük bir haksızlık olduğunu kaydetti. Pist kirasının yanı sıra yarışları Türkiye'de düzenlemek için de ücret ödediklerini vurgulayan Uçar, "Biz ticari bir kuruluş olmadığımızı, bu parayı ödemekte çok güçlük çektiğimizi bir türlü MSO'ya anlatamadık. Derdimiz Türkiye'nin kaybetmemesi. MotoGP'yi düzenlemekten vazgeçsek İstanbul Park'ın değeri yüzde 50 düşer"diye konuştu.

Vespa 60 Yaşında

Bugün hala karizmasından hiçbirşey kaybetmeden gururla yoluna devam eden Vespa 60 yaşında. Pek de tesadüf gibi görünmeyen Vespa'nın bu başarı hikayesine birlikte göz atalım. Haber 22.06.2006 tarihli Radikal'den:

Tekerlekli Stil 60 Yaşında

İtalyan stilinin en önemli temsilcisi Vespa'nın 60'ıncı yılında, üreticisi Piaggio da halka açılma kararı aldı

Vespa


MİLANO - Tekerlekli hiçbir şey, İtalyan stilini Vespa scooter'lardan daha iyi temsil edemez. Bu aracın 'kaygısızlığı' ifade etmesi, Audrey Hepburn ile Gregory Peck'in, Vespa üzerinde Roma'yı turladıkları 1953 yapımı 'Roma Tatili' filmiyle olmuştu. Filmden sonra Vespa'nın yumuşak hatlı tasarımı, tasarım müzelerinde ve daha da önemlisi Avrupalıların kalplerinde kendisine değişmez bir yer buldu. İtalyan ikonu, 60'ıncı yılını devirirken, efsane motosikleti üreten şirket Piaggio da halka açılıyor.

1884'te Rinaldo Piaggio'nun gemi parçaları üretmek amacıyla kurduğu şirket, uçak ve helikopter yapımına da başladı. Ama asıl başarıyı, 1946'da motosiklet sevmeyenler için yarattığı Vespa'yla yakaladı. Vespa'nın kadın bisikletinden esinlenerek yapılan açık tasarımı, bacakları ayırmadan oturmayı mümkün kılıyor ve topuklu ayakkabı giyen kadınların da rahatlıkla binebilmesini sağlıyordu.

'Saç kurutma makinesi' iyi üfledi!

İtalya, 2. Dünya Savaşı'ndan çıkarken ekonomisi de paramparça olmuştu. Piaggio şirketi genç tasarımcı Corradino D'Ascanio'dan İtalyanları yeniden harekete geçirecek bir araç tasarlamasını istedi. Nisan 1946'da ilk 15 Vespa scooter, şirketin Pontedera'daki fabrikasında üretildi. Sadece üç yıl sonra 35 bin Vespa, İtalya sokaklarında dolaşır olmuştu.

50'lerin sonunda 'London mod' modasının ortaya çıkması Vespa'nın Britanya'da da popülerleşmesini sağladı. Bu modanın takipçileri İtalyan sineması hayranıydı. Ancak hayranlıkları, 'yeni gerçekçilik'i ya da İtalyan gramerini öğrenmek şeklinde değil, Marcello Mastroianni gibi İtalyan yıldızların kıyafet ve tavırlarını taklit etmek şeklinde tezahür ediyordu. Vespa da bu modayla bir salgın gibi yayıldı.

Vespa'cıların baş düşmanı ise dönemin rock'çılarıydı. Onların favorisi Harley Davidson'dı ve Vespa'yı 'saç kurutma makinesi' olarak adlandırıp alay ediyorlardı. Ancak zamanla stil, gücü yendi ve Vespa, Harley'e oranla çok daha yaygın kullanılır oldu.

Gelecek ay, dünyanın ilk üç tekerlekli scooter'ı olan Piaggio MP3'ün piyasaya girmesiyle bu üstünlük daha da perçinlenecek gibi. (ap, Guardian)

Cumartesi, Temmuz 08, 2006

Bugün NTV Motokeyf'deydik

NTV'de motorseverlere yönelik bir program: Motokeyf. Cumartesi günleri saat 12:15 gibi yayınlanıyor. Programda İstanbul Riders'ın tanıtımına yönelik bir çekim organize edildi. Geçen Çarşamba Tarabya'da gerçekleştirdik çekimleri. İstanbul Riders'ı temsilen 8-10 kişi kadardık. Keyifli bir çekim oldu. Hem röportaj yaptılar hem grup sürüşü halinde çektiler. Biz de İstanbul Riders'ın farkından, motosiklet kültüründen ve motorseverler olarak beklentilerimizden bahsettik. O günden beri heyecanla beklediğimiz program bugün yayınlandı, biz de keyifle izledik. Görünen o ki program baya izlendi ve tahmin ettiğim gibi İstanbul Riders'ın günlük yeni üye sayısında bugün ciddi bir artış oldu. Umarım daha da olur. Bilmeyenler için hemen hatırlatayım, bu sayfanın sağ tarafındaki linklerin arasında İstanbul Riders'ın linki de yer alıyor. Motosiklet kültürüne sahip bir motorsever olarak eğer hala üye olmadıysanız hemen gidip üye olun.

Programın kaydını aşağıdaki linkler aracılığı ile izleyebilirsiniz:

Yüksek Kalite - 20 Mb
Düşük Kalite - 10 Mb

Motosikletlere Köprü Geçişleri Ücretsiz (mi?)

Sonunda doğru haberi buldum galiba. Geçen ay bir çok yerde haber aynen şu başlıkta çıktı: "Artık Motosikletlere Köprü Geçişleri Ücretsiz". Haberin içeriğini dikkatli okuyunca tam olarak bu sonuç çıkmıyordu zaten. Üstelik uygulamanın da böyle olmadığı zaten söyleniyordu. O sıralar köprülerden de pek geçmediğim için uygulamanın ne olduğuna bizzat şahit de olmamıştım. Ancak bütün medya haberi aynı başlıkla yayınlamakta ısrar ediyordu.

Sanırım doğru başlığı NTVMSNBC'de buldum. Haberi başlığı ile birlikte aşağıda aynen aktarıyorum:

"AA
Güncelleme: 11:20 TSİ 21 Haziran 2006 Çarşamba


Motosiklete ‘kamyon’ tarifesine iptal

Ankara 9. İdare Mahkemesi, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün, köprü ve otoyol geçişlerinde uygulanan motosiklet ücret tarifelerine ilişkin işlemini iptal etti.

ANKARA - Mustafa Reşit Arnık adlı vatandaş, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 1 Temmuz 2004 tarihli köprü ve otoyol gişelerinde, motosikletlerle, ağırlığı 3 tonu bulan otomobil, minibüs ve kamyonetlere aynı ücreti öngören işleminin iptali istemiyle dava açmıştı. Ankara 9. İdare Mahkemesi, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün, motosikletlerin, ücret toplama sisteminde uygulanan beş araç sınıfında 1. sınıfa dahil edilerek belirlenen ücret tarifesine ilişkin işlemini iptal etti.

İdare Mahkemesi, motosikletlerin kapladığı alan ve boyut ile kullanış şekli itibariyle otomobil, minibüs, kamyonet ve kamyon sınıflandırmasına dahil edilmesinin mümkün olmadığına işaret etti.

Mahkeme, motosikletlerin otomobiller ile aks aralığı 3.20 metredenküçük kamyon, kamyonet ve minibüs sınıfına dahil edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığını vurguladı."