Çarşamba, Eylül 06, 2006

Motosiklete Binme Sanatı Bize Ne Öğretir?

Arkadaşım ve aynı zamanda "Kelebek Etkinizi Yaratın" ve "Cennet İmkansız Aşk Mümkün" kitaplarının yazarı Onur Hınçer'den motosiklet üzerine çok güzel bir yazı:

Motosiklete Binme Sanatı Bize Ne Öğretir?

1.

Yavaşlık ile anımsama ve hız ile unutma arasında gizli bir ilişki olduğunu yazar Milan Kundera. Ardından şöyle der: “Gözümüzün önüne sıradan bir durum getirelim: Bir adam sokakta yürüyor. Birden bir şeyi anımsamak istiyor, ama anı uzaklaşıyor. O anda kendiliğinden yürüyüşünü yavaşlatıyor. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan, hâlâ çok yakınında olan zamanda, sanki bulunduğu yerden hemen uzaklaşmak istiyormuş gibi elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır.”

2.

Yavaşlık anımsamakla ilgilidir ve süratlenen kişiye kolaylıkla sen bir şeylerden kaçıyorsun diyebilecektir başkaları.

Her şeyin olduğu gibi kalmasının istendiği bir kültürde sürat kaçıştır, terkediştir çünkü. Hız anımsamayı reddetmektir.

Oysa insanlar alışkanlıklarını yavaş yavaş değiştirir. Hatta birçok kez değiştirmezler bile. Gözünüzün önüne ne zaman katı alışkanlıkları olan bir insan getirseniz, aslında yavaş hareketleri ve yavaş düşünceleri olan bir adamda getirirsiniz.

Yavaşlık anımsamakla ilgilidir.

Yavaşlık alışkanlıkları korumakla, mevcut durumu devam ettirme isteği ile ilgilidir.

Yavaşlığın egemen olduğu bir kültürde, hızlılık sıradışı olacak, hızlı olana, hızdan hoşlanana garip garip bakılacaktır.

3.

Motosikletin sırtındaki insan ‘hızla’ birlikte anılır.

O, yavaşlığın söz sahibi olduğu kültürlerde bir yabancıdır. Gözler onu izler ve çok geçmeden insanlar onu yargılamanın bir yolunu bulur.

Hızlı olan kaçandır, öyle düşünülür, öyle denir.

“Neden kaçar?”

“Geçmişten” denir.

Belki de sadece geçmişten değil, belki de daha çok artık eskimiş, pörsümüş, tükenmiş alışkanlıklardan da kaçar o. Çünkü geçmişi arkada bırakıp bir geleceğe doğru atmak ister kendini.

Motosiklet Tutkusu ve Özgürlük

4.

Motosiklet sırtında felsefe yapılmaz. Yeri değildir çünkü. Ama Robert Pirsig’in dediği gibi onu onarırken, ona bakarken, onu temizlerken felsefe yapma şansınız vardır. Üstelik motosiklet size bir dolu deneyim vermiştir. Hız konusunda, geride bırakılanlar konusunda, anın içinde olmak konusunda, rüzgarın teninize teması konusunda, bir dönemeçte hızla karar almak konusunda...

Motosiklet sırtında “düşünce” ile “eylemin” arasındaki mesafe kısalır. Bu sporcularda da gelişmiş bir yetenektir.

Bu sayede düşünce ile eylem birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız şeyler olmaktan çıkarlar.

Birbirlerine karışır, birbirlerinin yerine geçerler, birbirlerine yapışırlar.

5.

Motosiklet sırtında felsefe yapılmaz. Yeri değildir çünkü. Bir topun peşinde koşarken de yapılmaz felsefe. Ama her ikisi de çok şey öğretir bize.

Düşünce ile eylemin arasındaki mesafe kısalır.

Ve bu sayede hayatın üzerine düşünmekten çok, onun içine dört kolla dalmamız gerektiğini farkeder, bunu bir kere daha anlarız.

Alışkanlıklarımız ‘yavaşla’ der bize. Öyle buyururlar. Aceleye gelmez hayat.

Oysa hayat belki de en fazla “aceleye” gelmelidir.

6.

Yavaşlık korumaktır, eskiyi, geçmişi alışkanlıkları...

Hızlanmak yitirmektir. Ama sadece yitirmek değil, yeni şeyler de bulmaktır.

Elindekini kaybetmekten korkan, motosiklet üzerindeki adama garip garip bakar. O adam her şeyi tüm kurallarına göre yapıyor olsa bile.

Ne gerek vardır iki tekere...

En iyisi dört tekerdir, bir de kafanın üzerindeki dam.

7.

Yaşam daha çok bir denge işidir. Biraz korumak, biraz yitirmek. Yani biraz araba, biraz motosiklet...

Herkes yavaşla dediğinde hızlanmayı bilmek.

Herkes hızlan dediğinde yavaşlamayı göze almak.

Sadece inat olsun diye değil tabii, doğrusunun o olduğuna inandığı için hızlanmak ve yavaşlamak.

Bu yüzden çoğunluğun “Değişmeyelim”, “Aynı kalalım”, dediği yerde, değişimi tetikleyecek şeylerden biri motosiklet kültürü, motosiklet tutkusu...

“Göze alabilme” özgürlüğünü bize verdiği için.

Özgürlüğümüzü unutmamamızı sağladığı için.

Ve düşünmekle eylemin arasındaki bağı anımsattığı için.

8.

Kendimizi düzeltmenin yolu büyük stratejilerden geçmez pek, gerekli olan daha çok işe koyulmaktır.

Yavaşlık sık sık alışkanlık ve strateji üretir. Dozunda olduğu sürece gereklidir bunlar.

Hızlandığımızda ise “işe koyulur”, “yaşama atılırız” dört kolla.

Motosikletin sırtında felsefe olmaz. Yeri değildir çünkü.

Hava aydınlık, yollar düzgünse hızlanır, yağışlıysa yavaşlarız...

Onur Hınçer kişisel web sitesi: http://www.onurhincer.com
Onur Hınçer blog: http://onurhincer.blogspot.com

Hiç yorum yok: